– En az 3 saat (özellikle çay,çorba gibi çok sıcak olan) yiyecek ve içeceklerden kaçınılmalı.

– Çekim yapıldığı gün tükürme, fırçalama yapılmamalı,

– Sıcak banyo yapılmamalı,Sıcak havada, Güneş altında kalınmamalı,

– Sigara içilmemeli , Alkol alınmamalı,

– Dudaklarda uyuşukluk varsa geçene kadar ısırarak kontrol yapılmamalı,

– Temizliğinden emin olunmayan gıdalar ağıza alınmamalıdır.

– Diş çekimi yarası 1-2 hafta içinde kapanır.Bu süre içinde ağız temizliğine daha da özen gösterilmesi ( oluşabilecek enfeksiyonlardan korunabilmek için ) tavsiye olunur.

20 yaş dişleri ağrı yapıyorsa, yan dişleri sıkıştırıyorsa, düzgün bir şekilde çıkamıyorsa çekilmesi gerekir. Normal pozisyonda gelen ve herhangi bir baskı uygulamayan dişlerin çekilmesine gerek yoktur.

Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Eskimiş bir süpürgeyle süpürme işlemi nasıl yapılamazsa, eski bir fırçayla da dişler fırçalanamaz. Fırça kılları aşınınır aşınmaz (Ortalama 3-6 ay) mutlaka değiştirilmelidir.

Bebeklik döneminde ve üç yaşına kadar çocuklarda diş macunu kullanımı önerilmez. Diş macunu kullanımına üç yaşından sonra başlanmalıdır. Ancak reklamlarda gördüğünüz gibi 3-5cm. değil, bir leblebi kadar macun fırçalama için yeterli olacaktır.Diş macunu kullanımına başlandığı dönemde, florürlü diş macunlarından herhangi biri tercih edilebilir.Önemli olan çocuğun seçilen macunun tadını sevip istek duymasıdır.

Fırçalama işleminde macundan çok, etkili bir fırçalama işleminin önemli olduğunu unutmamak gerekir.

Hayır. Diş taşı temizliği diş ve diş eti sağlığı açısından yapılması gerekli bir tedavidir. Diş taşı temizliğinde kullanılan cihaz ultrasonik bir cihaz olup, titreşim yaparak temizlediği için diş yüzeyinde herhangi bir çizilme ve bozulmaya yol açmaz. Diş taşı temizliği, diş taşı oluşan ağızlarda 6 ayda bir yapılması gerekir. Eğer çok sık diş taşı oluşmuyorsa hekiminizin önerdiği aralıklarla diş taşı temizliği yapılmalıdır.

Diş hekimi kontrolünde yapılan beyazlatma uygulamalarının dişlerinizin sağlığına herhangi bir zararı yoktur.

Farklı diş beyazlatma yöntemleriyle beyazlatılan dişler bir kaç yıl beyaz kalır. Fakat bu süre kişiden kişiye değişir. Yeme-içme alışkanlıkları, sigara kullanımı ve fırçalama alışkanlığı dişlerin beyaz kalma süresini etkiler.

Hayır. Eğer eksik diş sayısı ‘1’den fazla ise implant uygulanacak bölgeye bağlı olarak tek bir implant 2 ya da 3 diş yerine hizmet verebilir.

Implant’ların kemik ile tam birleşmesini sağlamak amacıyla ilk 2-3 ay boyunca implant üstüne gelen yüklerin en aza indirgenmesi gerekir. Doktorunuz bu iyileşme süresinde size uygun geçici bir protez yaparak sizi dişsiz bırakmayacaktır. Daha sonra kalıcı dişler implantlarınızın üzerine monte edilerek tedavi sonlandırılacaktır.

İmplant tedavisi, rahat, sağlam ve güvenilir bir uygulamadır. İmplant üzerine yapılan protezler, gerçek dişlerin yerini alırken doğal bir yapı oluştururlar. Eksik dişler tamamlanırken, sağlıklı dişlere dokunulmamış olur. Tüm protezlere oranla çok daha uzun ömürlüdür. Hissettirdiği güven sayesinde diş eksikliğinin olumsuz psikolojik etkilerini de ortadan kaldıracaktır.

İmplant genel sağlık durumu iyi olan her hastaya uygulanabilir. Kemik gelişimi tamlanmamış genç bireylerde tercih edilmemektedir. Diş implantlarının uzun ömürlü olabilmesi için, etrafında belirli kalınlık ve boyutta sağlam çene kemiği bulunması gerekir. İmplat uygulaması için üst yaş limiti yoktur.

Diş implantları ağızda eksik olan dişlerin yerine konması amacıyla, özel materyallerden hazırlanan, yapay diş kökleridir. İmplantlar çene kemiğine basit bir operasyonla yerleştirilmektedir.

Ağız kokusunun başlıca nedeni diş ve diş etindeki sorunlardır. Eskimiş kaplamalar, çürükler, diş eti hastalıkları ağız kokusuna neden olan sorunlardandır. Tedavisi mümkündür.

Çenelerin konumundan kaynaklanan bozukluklar (ortopedik bozukluk) büyüme gelişim döneminde tedavi edilirken, çenelerin normal olduğu sadece diş diziliminden kaynaklanan bozukluklar her yaşta tedavi edilebilir.

Ortodontik bozukluğun şiddetine, hastanın yaşı ve uyumuna bağlı olarak 6 ay ile 3 yıl arasında (ort 1,5 – 2 yıl) değişebilir.

Ortodontik bozuklukların oluşumunda genetik ve çevresel faktörlerin etkisi vardır. Annesinden küçük çeneyi, babasından iri dişleri alan bir çocukta dişler çapraşık çıkabilir (genetik faktörler) veya erken süt dişi kaybına bağlı olarak alttan gelecek daimi dişlerin yerlerinin korunamaması sonucu dişler çapraşık çıkabilir (çevresel faktörler).

Özellikle fazla şekerli yiyeceklerle beslenme, ortodontik bozukluklara neden olmaktadır. Fazla şekerli beslenme sonucu diş çürüğü oluşur. Çürük nedeniyle diş kayıpları(çekim) olduğunda, çekim boşluğuna komşu dişlerin hareketi sonucu ortodontik bozukluklar oluşur. Ayrıca Proteinler, D, A, B1, B2 vitaminleri ve Kalsiyum eksikliğinin, diş ve çene bozuklukları oluşumunu kolaylaştırdığı yönünde araştırmalar vardır.

Çapraşık dişlerin büyüme ile düzelmesi mümkün değildir. Özellikle 16 yaşından sonra alt ve üst çene boyutlarında azalmalar tespit edilmiştir.

Tellerin direkt olarak diş çürütücü bir etkisi yoktur. Sadece besin birikimini artırdıklarından dişler yeteri kadar fırçalanmadığında çürük oluşumu için müsait bir ortam oluştururlar. Bu yüzden her öğünden sonra dişlerinizi fırçalamalısınız.

Metale karşı alerjiniz yoksa endişelenmenizi gerektirecek bir durum yoktur. Çünkü ortodontide kullanılan bütün metaller hastaların sağlığı düşünülerek üretilmiştir.

Tellerin takılıp çıkarılması sırasında hastalara ağrı verecek bir durum söz konusu değildir. Bu yüzden ortodontik tedavi sırasında iğne yapmaya gerek yoktur.

Tellerin direkt olarak diş etleri üzerine bir zararı yoktur. Besin birikimini artırdıkları için dişler iyi fırçalanmadığında diş ve dişeti hastalıkları için uygun bir ortam oluştururlar. Ağız kokusunun birçok nedeni vardır. Genel sağlığınızı ilgilendiren bir hastalık(seker has. gibi) ağız kokusuna neden olabilir veya dişler iyi fırçalanmadığında oluşan diş ve dişeti hastalıkları ağız kokusu yapabilir.

Teller genelde konuşmayı etkilemez. Dilin hareket sınırları içerisinde kullanılan bazı teller (dil önleyici, nance gibi) takıldıktan sonraki ilk günlerde konuşmayı olumsuz etkileyebilir. Fakat dilin bölgeye tekrar uyum sağlamasıyla bu durum ortadan kalkar.

Dişlerinize teller takıldıktan sonra, dikkat etmeniz gereken en önemli şey ağız temizliği ve yenilen gıdalara özen gösterilmesidir. Dişlerin çapraşık olduğu ağızlarda, düzgün dişli ağızlara göre besinler çok daha fazla birikmektedir. Çapraşık dişler üzerine, birçok girinti ve çıkıntıya sahip tellerin de yapıştırılmasıyla, aşırı bir besin birikimi olmaktadır. Bu besin artıklarının bakteriler tarafından parçalanmasıyla oluşan asitler, hem diş çürükleri ve dişeti hastalıkları(dişeti iltihabi) için uygun bir ortam oluşturmakta hem de dişler üzerine yapıştırılan tellerin(braket) kopmasına neden olmaktadır. Bu yüzden ağız temizliği gerektiği gibi yapılmalı, şekerli, asitli, yapışkan ve sert gıdalardan kaçınılmalıdır.

  • Ortodontik yay(facebow) veya yüz maskesi(face mask) kullanıyorsanız spor yapmanız zor olacaktır. Bunun dışında ağız koruyucusu kullanarak spor yapabilirsiniz

Son yıllarda metal braketlere göre daha az dikkat çeken diş renginde porselen braketlerin kullanımı artmıştır. Ayrıca dişlerin dile bakan yüzeylerine yerleştirilen braket sistemleri (lingual braket) geliştirilmiştir.

Çocuğa aksine tel takmadan önceki durumunun daha komik olduğu, tedavi ile bu komik durumdan kurtulabileceği anlatılmalıdır. Bu tedaviyi yaptırmaya herkesin gücünün yetmediği, bu yüzden arkadaşlarından daha şanslı olduğu söylenebilir. Ortodontistiniz, tedavi ettiği vakaların fotoğraflarını veya çocuğunuza istediği renklerde(tuttuğu takım veya en sevdiği giysisinin rengi gibi) teller takabileceğini göstererek yardımcı olabilir.

Tedavi boyunca dişlerinizi düzenli olarak fırçalarsanız hiçbir leke kalmayacaktır.

Tellerin takıldığı ilk günlerde dudakların ve yanakların iç yüzeylerinde hafif tahriş ve dişlerde çiğneme sırasında ağrı olabilir. Fakat bu şikâyetler en az 1 hafta içerisinde geçmekte hatta birçok hasta ağzında tel olduğunu bile unutmaktadır.

Teller çıkarıldıktan sonra dişler eski pozisyonlarına dönmek isterler. Dişleri mevcut pozisyonlarında tutmak için sabit ya da hareketli pekiştirme apareyleri kullanılır. Bu apareyler önerilen sürelerde kullanılmazsa dişler tekrar bozulabilir.

Çapraşık dişlerin temizlenmesi zor olduğundan diş çürüğü, diş eti iltihabi ve diş eti çekilmesi gibi durumlar daha kolay oluşacaktır. Çenelerin kapanış bozuklukları, çiğneme bozukluklarına neden olarak dişlerde aşınmalara ve eklem problemlerine yol açabilir. Ayrıca ortodontik bozukluklar bireyin kendine olan güvenini azaltarak psikososyal gelişimini olumsuz etkileyebilir.

Ortodontik tedavi amacı ile diş çekilmesi hastalar tarafından tercih edilmeyen bir durumdur. Diş çekimine karar vermede, alt ve üst çenedeki çapraşıklık miktarı, alt ve üst çenenin büyüme şekli ve hastanın yüz profili gibi kriterler esas alınır. Elde edilen sonucun daha stabil olacağı, başarılı bir ortodontik tedavi için diş çekimi gerekebilir.

Çocuğun ilk ortodontik muayenesinin 7 – 8 yaşlarında, alt ve üst ön dişler sürdükten sonra yapılmasında fayda vardır. Bu dönemde çenelerin gelişimi ve sürecek daimi dişler ile ilgili problemler fark edilebilir. Yapılacak erken bir teşhis ile ileride tedavi edilmesi daha zor olan iskeletsel bozukluklar kolayca tedavi edilebilir, diş çekimini gerektirecek durumlar önlenebilir. Ayrıca tedavi süresi de kısaltılıp tedavi maliyeti düşürülebilir.

Ortodontik tedavi, uzun dönemde sağladığı fiziksel ve psikolojik faydalar düşünüldüğünde pahalı bir tedavi değildir. Birçok Ortodontist hastalara uygun ödeme imkânları sunmaktadır.

Çocuğunuz burun yollarındaki birtakım problemler (kemik eğriliği, burun eti gibi) nedeniyle, normal burun solunumu yerine ağız solunumuna geçmiş olabilir. Büyüme ve gelişim çağında uzun süre ağız solunumu yapan çocuklarda üst çene darlığı ve alt çene ileriliği gibi ortodontik bozukluklar olabilir. Bu yüzden ortodontist ve Kulak Burun Boğaz uzmanı kontrolünde olmanızda fayda vardır.

Kötü alışkanlıklar olarak isimlendirdiğimiz parmak emme, tırnak yeme, dudak emme ve ya ısırma, yalancı emzik kullanımı gibi alışkanlıkların çocuk 4 yaşına gelene kadar bıraktırılması gerekir. Devam etmesi halinde bu alışkanlıkların yaptığı bozukluklar kalıcı hale gelir ve çocuğun ciddi ve uzun süreli ortodontik tedavi görmesi gerekir. Parmak emme alışkanlığı biberon emen çocuklarda daha sık görülmektedir. Özellikle geceleri parmak emen çocuklarda vaktiyle biberon, besleme dışında onları rahatlatmak ve uyutmak için de kullanılmıştır. Çocuğunuzda parmak emme varsa bir ortodontiste muayene olmanızda fayda vardır.

Randevular hastanın durumuna göre düzenlenmektedir. Sabit ortodontik tedavi gören hastalarda 4-6 hafta arasında değişmektedir. Daha sık kontrol gerektiren özel durumlarda ise randevular buna uygun olarak verilir. Seanslara daha sık gelip gitmekle, ağzınızdaki tellerin aşırı gerilmesi ile tedavi süresi kısalmaz. Aksine bu durum dişlerinize zara verir ve tedaviyi uzatabilir.

Cevabını aradığınız soru listemizde yok mu? Bize sorabilirsiniz...